ABD İLE DOST OLAN, DÜŞMAN ARAMASIN! 

 

 

 

 

 

 

Amerika’daki  Evanjelikler, Siyonistlerin Türkiye’yi mutlak bölmek, parçalamak istedikleri ayan beyan ortadadır.

 

Bu karanlık odaklar, 1071’den bugüne devam eden düşmanlıklarından ne olursa olsun vazgeçmeyecek gibi gözüküyorlar.

 

Gündemdeki dolar ve euro oyunları da esasen bu oyunun küçük bir parçasıdır.

 

Türkiye’nin federasyon adı altında bölgelere ayrılmasını ve adeta paramparça edilmesini inatla istemektedirler. PKK’yı da PYD’yi de bu amaçla desteklemektedirler.

 

Cumhurbaşkanımız, 10.08.2018 tarihinde, New York Times Gazetesi’ndeki yayınlanan makalesinde, ABD’ye tarihi öneme haiz bir uyarıda bulunmuş, hasmane tutumlarının devamı halinde, Türkiye’nin alternatif dost ve müttefik arayışına gireceğini, buna imkanının olduğunu belirtmiştir.

 

Türkiye, başta Ortadoğu olmak üzere, tüm Türk ve İslam dünyasında önder olabilecek tek ülke konumundadır.

 

Türkiye’nin tarihi, manevi ve sosyal gücünden, kendi menfaatleriyle çeliştiği için çekinmektedirler.

 

Türkiye’nin küçük, güçsüz bir ülke olursa rahat olacaklarını, bölgeyi diledikleri gibi kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Kontrol edilebilir, bölünmüş ya da en azından şimdilik ekonomik olarak zayıflatılmış bir Türkiye’yi menfaatlerine uygun görüyorlar.

 

Güneydoğumuzu, Armageddon Savaşı’nı kolaylaştırmak için Türkiye’den koparmak istiyorlar. Kendi çarpık mantıklarına göre, gerçekleşecek savaşta, atların boyunlarına kadar varan kan akacağından, gerekli hazırlığın yapılması ve ortamın hazırlanması gerektiğini düşünüyorlar.

 

Bu karanlık odaklar, İç Anadolu bölgesinde, Ankara civarında, Kırşehir, Karaman, Kayseri gibi illerin de dahil olduğu dar bir bölgede sıkışmış küçük bir Türkiye istiyorlar.

 

İstanbul’u ise; ayrı bir devlet yapmayı düşünüyorlar. Bizans dönemindeki gibi, Hristiyanların başkenti, onlara ait bir İstanbul olsun istiyorlar.

 

Akdeniz ve Ege’yi de turistik, Avrupa’ya açık ayrı bir devlet olarak düşünüyorlar. Ege ve Akdeniz bölgelerini bu şekilde ayırarak birer eğlence mekanı haline getirmeyi ve buradan kendilerine pay elde etmeyi planlıyorlar.

 

Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerini Avrupa Birliği’ne almayı düşünüyorlar. Bu bölgelerde oteller, eğlence yerleri, gazinolar yapmayı planlıyorlar. Genellikle müslüman olmayanlara hizmet verecek bir bölge olmasını istiyorlar. Diğer milletlerden herkesin gelip eğlence için kullanacakları, fakat milletimizin adeta garson gibi kullanıldığı bir ortam düşünüyorlar.

 

 

 

 

Yunanistan’da uyguladıkları yöntemi Türkiye’nin kıyı kesimlerinde de uygulamak istiyorlar. Orada da genç nüfusu kullandılar, Türkiye’de de aynı şekilde kullanmak istiyorlar.

 

Karadeniz’i ise istemiyorlar. Karadeniz bölgesindeki  vatandaşlarımızın son derece vatanına milletine bağlı ve sadık olduğunu, bu vatan için canlarını gözlerini bile kırpmadan verecek olduklarını unutarak, Lazistan olarak ayrılmasını istiyorlar.

 

Güneydoğu ve Doğu Anadolu’yu zaten Avrupa Birliği’ne hiçbir şekilde dâhil etmek istemiyorlar. Bu iki bölgenin tamamını Kürdistan olarak ayırmak ve orada komünist bir devlet kurmak istiyorlar. Bu bölgeyi Kuzey Irak’la birlikte sadece doğal kaynakları için sömürmeyi düşünüyorlar.

 

Türkiye olarak geriye sadece İç Anadolu bölgesinin kalmasını planlıyor ve bunu bize çeşitli sinsi yöntemlerle, nazikçe, yavaş yavaş telkin etmeye çalışıyorlar.

 

15 temmuz hain darbe girişimiyle, içerideki hain işbirlikçileri ile, tüm bu amaçlarını gerçekleştirecekleri bir ortam oluşturmak istediler.  Rahip Brunson bahanesiyle alınan bakanlarımıza yönelik yaptırım kararı, doların spekülatif olarak Türk Lirası karşısında değer kazanması, Türkiye’den ithal ürünlerin gümrük vergilerinin arttırılması, niyetlerinde bir değişiklik olmadığını göstermektedir.

 

Bilemedikleri ise; savaş uçakları kalkmasın diye ekili tarlasını yakan, tankın önüne kendini atabilen, köprüdeki  keskin nişancının nasıl olsa mermisi bitecek, ‘beni de vur’ edasıyla en ön safa kendini atabilen, bir sela ile 81 milyonun sokaklara indiği, tüm dünyadaki Türklerin ‘vatanım söz konusu ise gerisi teferruattır’ dediği, haber spikerinin uzattığı mikrofonuna “HEDEF KIZIL ELMA” diyen asker ve asil bir millet olduğumuzdur. Milletimizin birlik beraberliğiyle tüm zorlukların üstesinden geleceğiz.

 

Dolar da düşer, euro da, biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Kurdukları oyun ne kadar büyük olursa olsun, tüm oyunları biiznillah bozulacaktır.

 

 

Print

Yorumlar: 0

Mail adresiniz gösterilmeyecek. Zorunlu aranlar (*)

− 2 = 2