İZMİT’İN ARTIK BİR ATATÜRK MÜZESİ YOK

 

İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in 29 Ekim 2020’de açılışını yaptığı “ İzmit Belediyesi Atatürk Evi” dün itibariyle şehrimizden ayrıldı.
Başkan Hürriyet’in, en başarılı projesiydi muhakkak ki Atatürk Evi, Kocaeli’ye değer kattı. Koşarak gittik adeta, başka il ve ilçelerden Atatürk müzesini gezmeye insanlar koşarak geldiler.Çünkü müzedeki tabloların ve eşyaların paha biçilmez ve  emsalinin olmadığını biliyoruz.
Aklımda bir sürü soru var. Merak ediyorum. Neden tutamadık elimizde bu müzeyi, neden gecenin 10’unda bir kamyonete taşınarak gönderildi? Bu müze bu kentten…

Şimdi sizlere maddiyatçı olarak gösterilmek istenen Eriş Ülger’in şahsımla paylaştığı Van’da ki çocuklarından bahsetmek istiyorum.
Daha sonrasında ise 10 milyon para istedi diye “Maddiyatçı” olarak gösterilen Eriş Ülger neler anlattı onları da sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle Van hikâyesine dönelim. Van’da ki okulu dinleyelim Eriş Bey’den. Nasıl başladı, Van’da okul fikriniz nasıl ortaya çıktı?
-Eriş Ülger;
“Her Çocuk Bir Umuttur” Evet beni Van’dan Her Çocuk Bir Umuttur Derneğinden Veysel isimli bir beyefendi aradı. Hiç tanımıyordum kendisini, bana Van’da ki çocukların yaşam şartlarını anlattı. İhtiyaçlarını anlattı. Tabi ki çok üzüldüm. Ve soluğu Van’da aldım.
Tabi ki kara kışın en çok yaşandığı Van çok soğuktu, pırıl pırıl bakan gözler karşıladı beni Van’da. Öyle soğuktu ki hava Van’da fakat çocukların botları yırtık, karınları açtı ve üşüyorlardı! Ben orada küçücük parmakları morarmış bir sürü çocuk gördüm ayakkabılarını ellerimle çıkardım, yeni çoraplarını ve yeni botlarını giydirdim o çocuklara. Öyle şeyler yaşadım ki orada, sıcak evimizde yaşarken bir habermişiz her şeyden.
Ben oraya Atatürk’ü anlatmaya gitmiştim oysa ki.Böyle bir ortamda Atatürk’ü anlatamazsınız. Çünkü çocuklar üşüyor, giyinemiyor, parasız ve çaresizlerdi. Hemen imece usulü birleştik. Çocukların ihtiyaçlarını karşıladık, üzerimize orada düşen görevi yaptık, tabi ki imkanlar dâhilinde. Ama çok büyük bir eksik daha vardı, o da okuldu. Orada okul yoktu. Atatürk İlkokulu’nu yaptık biz Van’da. Ama açık söyleyeyim içim hiç rahat değildi, gönlümce bir okul olamadı o günkü şartlarla. Çünkü büyükşehirlere baktığınızda her sınıfta bir klima, bilgisayar odaları ve daha modern sınıflarda ders alırken çocuklarımız, benim geride arkamda bıraktığım bu ülkenin evlatları istediğim gönlümce şartlarda okuyamıyorlardı. Sobalar kuruldu sınıflara, eğitimlerine devam ediyor şimdi ülkemizin geleceği olacak yavrularımız orada. Ama çok soğuk oralar sobayı yakarsanız sınıf ısınır, eğer klima olabilseydi daha rahat edeceklerdi diye sürekli düşünmeden edemiyorum.

Şunu açık bir dille belirtme isterim ben 84 yaşındayım. Ne kadar gelecek kaygım olabilir ki. 1.72 boyunda 64 kilo bir insanım, dünya da kapladığım yer de bu kadar benim. Benim bu yaşımda tek derdim arkamdan güzel eserler bırakma olur. Ötesi yok.
Şimdi en büyük hayalim daha modern bir okul yapabilmek Anadolu’da. Büyükşehirlerde ki gibi klimalı olsun istiyorum, hiç tanışmamışlar daha bilgisayarla orada ki çocuklarımız, bilgisayar odaları olsun istiyorum. Bunları gerçekleştirmek istiyorum, içim ancak o zaman rahat edecek. Oradan bir anımı anlatmak isterim Van’dan 180 km uzaklıkta bir ailenin evine öğle yemeğine davet edildim.
Gittiğim ev 1 odalıydı.
Ve oda çocukla doluydu…
Kaç çocuğunuz var dedim babaya, 11 dedi.
Buradakiler mi dedim?
Yok dedi bunlar kız!
Çok üzüldüm. Ekonomik nedenler, erkekleri önde tutan geleneksel anlayış olarak ortaya çıkmıştı yine orada cinsiyet ayrımı maalesef. Geleneksel cinsiyetçi görüş ve kız çocuklarının düşük konumuna yol açan önyargıların ortadan kaldırılması ancak eğitim bilincinin kazandırılması ile zorunludur. O yüzden her koşulda eğitim diyorum, işte o yüzden benim okul hayalim daha da kıymetli oluyor benim için…

10 Milyon TL karşılığında müzeyi verebileceğiniz, 10 Milyon TL alamadığınız için de anlaşmayı fesh ettiğiniz konusunda nasıl bir açıklama yapmak istersiniz.  Bu iddialar doğru mudur? Ve son olarak ta Fatma Kaplan Hürriyet ile ayrılırken nezaket çerçevesinde gayet sulh içerisinde ayrıldığınız yayınlanan videoda görünüyor. Bu konuda açıklamanız nasıl olacak?
-Eriş Ülger; Evet doğru,  anlatayım. Böyle bir para sohbetlerimizde konuşuldu, konuşulmadı değil çünkü bana teminat verdiler ‘İzmit halkı buna sahip çıkacak, belediye değil bu İzmit’te sürekli yaşayacak’ dediler. O dönemki Kültür müdürü İhsan Bey, bir vakıf kurma durumlarının olduğunu söylediler. Ve sonra tekrar aradılar. Atatürk evine sahip çıkmak istiyoruz dediklerinde, ebediyete kadar korunacaksa kabulüm dedim. Bedeli var mı dediler, hayır bedeli yok dedim!
Böyle bir değerin bedeli olamazdı çünkü.
Fakat benim yapmak istediklerim var dedim. Bu isteklerim sır değil heryerde dile getirdiğim 3 maddeyi saydım kendilerine, önceden de paylaştığım şu şekilde idi;

1-Bir tane Atatürk İlkokulu daha yaptıracağım, İstanbul’da ki  o güzel okulların minyatürü gibi düşünün hayalimde ki okulu, bilgisayar odaları olan, her odasında klimaları olan, çocukların hiç üşümeyeceği bir okul olacak. ihtiyacı olan yavrularım için yaptıracağım dedim. Çünkü ben her gece orada ki çocuklara dilediğim gibi bir faydam olamadı diye uyku bile uyuyamıyorum. Anadolu’da ki çocuklarımızın da hakkı değil midir kardeşleri gibi okumak? Ben şu ahir ömrümde bunu yapacağım inşallah!

2-Lösemili çocuklar, burası benim en hassas noktam. Ben çok sevgili yeğenimi lösemiden kaybettim, ailecek perişan olduk. Kendime gelemedim uzunca bir zaman. Lösemili çocuklar bende çok özel, sürekli onlarlayım, desteklerim hep üzerlerinde fakat o çocuklara yardım edeceğim dedim. Çünkü orada bir çok çocuğumuz ve aileleri bir umut bekliyor. Türkiye’de her yıl 2000 yeni lösemili çocuk vakası ortaya çıkıyor. Umut olabiliyorsak ne mutlu bize. Ben böyle mutluyum…

3-Ve üçüncü olarak da eğer elimde para arttırabilirsem üzerine bir miktar para daha ilave ederek ihtiyacı olan bir köyde sağlık ocağı yaptırmak istiyorum dedim. Bunlar benim bu hayatta gözlerimi kapamadan yapmak istediklerimdir.
Ve altını çizerek söylüyorum eğer bu durumun gerçekleşme halinde kendilerine yapmış olduğum bütün işlemleri her kuruşuna kadar faturalarıyla paylaşmak istediğimi belirttim.

Benim rızamla çekilen videoyu yayınlayarak Atatürk’ü pazarlık etti demesi beni son derece üzmüştür. Açık ve net gerçeklik saptırılmıştır! Ben İzmit insanına kötü anılar bırakmak istemedim, yaşadığım her şeye rağmen orada güzel başladığımız bu yolculuğu yine güzel bitirmek istedim” ifadelerini kullandı.
Ben kıymetli İzmit halkının bu tarz şeylerle üzülmesine son derece kahrediyorum. Fatma başkanın da neden böyle davrandığını hala anlayamıyorum. Beni kırmıştır. İzmit halkı çok kıymetlidir. Kıymetli İzmit halkına en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum” dedi.

 

Yorumlar: 0

Mail adresiniz gösterilmeyecek. Zorunlu aranlar (*)

− 1 = 1