KADINA ŞİDDETİ ÖNLEMEK İÇİN ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı Hanım Komisyonları, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü sebebi ile ilgili bir bildiri yayınladı.
Necmettin Erbakan Vakfı Hanım Komisyonları, günümüzün en büyük problemlerinden birisi olan kadına karşı şiddetle ilgili bildiri yayınladı. Yayınlanan bildiride kadına şiddetin çözümünün, erkek düşmanlığı yapan, şiddete şiddetle karşılık vermek isteyen, kadın-erkek eşitliği adı altında türlü türlü tuhaflıklar yapan gruplar tarafından değil güzel ahlak ve maneviyat ile gerçekleşebileceğini vurguladı.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ POLİTİKASI TOPLUMSAL ALGIYI DEĞİŞTİRMEYİ AMAÇLAMAKTADIR
“Bugünlerde şiddeti; özellikle kadına şiddeti konuşuyoruz. Kadına şiddet gerçekte önlenmeye çalışılan bir mesele mi yoksa toplumun yapı taşı ailenin tahrip edilmesi hususunda bir araç mıdır?
1960 larda feminist çalışmalarla kadına şiddet olgusu dünya gündeminde hararetle işlenirken, Türkiye 1985’te imzaladığı CEDAW, 1995’ten itibaren de BM bünyesinde katıldığı sözleşme ve eylem planlarıyla kadına şiddet, ”Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dayatılan politikaların paralelinde ülke gündemine sokulmuştur. Kadına yönelik şiddetle mücadelede tek çözüm olarak kabul edilen toplumsal cinsiyet eşitliği politikası, kadının eş olmak, annelik ve ev hanımlığı gibi geleneksel rollerini cinsiyet ayrımcılığının temel dinamikleri olarak görmekte, kadın ve erkeğin aile içi ve sosyal rollerine ilişkin toplumsal algıyı değiştirmeyi amaçlamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin uygulandığı ülkelere baktığımızda, bu politikaların kadına karşı şiddetin önlemediğini görüyoruz. Mesela, karnesi en iyi olan Norveç’te 2005-2011 yılları arasında aile içi şiddetin %500 artış gösterdiğini İsveç’te her iki kadından birinin şiddet gördüğünü ortaya koyan bilgiler mevcut. Bu oran Almanya’da %35, Fransa’da %44, ABD’de %55 şeklinde artarken Türkiye’deki rakam %36’dır.
İSLAMİYET, KADINLARIN AŞAĞILANMASINA SON VERMİŞTİR
Kuvveti üstün tutan düşünce yapısına sahip kişi ve toplulukların hakkı değil tahakküm kurmayı hak sebebi saymaları şiddet olgusunu tarihsel sürecinde hep canlı tutmuş yeryüzünde işgal, savaş, küresel sömürü eksik olmamıştır. Kadını şiddeti dillerine pelesenk eden malum kuruluşların, şiddet ve terörle mücadele adı altında girdiği Irak, Suriye v.b. ülkelerde ilginçtir, şiddete yine kadınlar maruz kalmıştır.
Şiddet en başta kadın cinsiyeti olmak üzere hiçbir kimseye, canlıya, doğaya, eşyaya uygulanmamalıdır. İslamiyet, “Kadınlarla iyi geçinin” (Nisa/19), “Onlar, size Allah’ın emanetidir” (Veda Hutbesi) benzer ayet ve hadisinde, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, kadının baskı ve zulüm altında tutulduğu cahiliye zihniyetine ve ham yüzyıllara süren kadın cinsiyetinin aşağılanmasına son vermiştir. “Ahlaken en güzel olanınız, kadınlara en güzel davrananızdır” (Tirmizi, Rada 11), “Kadınları dövmeyiniz” (Ebu Davud, Nikah 42) nebevî buyrukların sahibi Resulü Ekrem (a.s) Efendimizin “hayatı boyuna hiçbir hizmetçiyi dövmediğini, hiçbir hanımına el kaldırmadığını, hiçbir kimseye eliyle vurmadığını” (İbni Mace, Nikah 51) müşterek eşleri Hz. Aişe (r.a) söylemektedir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE MANEVİ DEĞERLERİN IŞIĞIYLA ÇÖZÜM BULUNABİLİR
Kadına yönelik şiddete, Batının direktifleriyle dayatılan yabancı modellerle değil, manevi değerlerin ışığını yansıtan Sevgi, Saygı, Kanaat, Şefkat, Merhamet, Meveddet, Sadakat, Sukunet, Huzur, Hoşgörü eksenli kavramlarla çözüm bulunabilir. Nitekim Milli Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız: “Kadın, çocuk ve aile korunacak. Çünkü İslam dininde saadetin temel taşı ailedir. İslam’da ailenin, kadın ve çocuğun korunması için her türlü tedbir alınmıştır. Başka türlü saadet olmaz. Yeniden saadet bulmak kin mutlaka aileye gereken önemi vermek zorundayız.” Sözleriyle, konunun ehemmiyetini vurgulamışlardır.
Erbakan Vakfı Hanımlar Komisyonu olarak, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” vesilesiyle sadece aile içi değil, sokakta, iş yerinde, seyahatte, okulda, hastanede, işgalde, savaşta kadına yönelen her şiddete ‘dur’ diyebilecek tek çözümün Milli Görüş’ün mottosu Önce Ahlak ve Maneviyatı ile mümkün olabileceğini kamuoyu ile paylaşmayı bir sorumluluk olarak telakki ediyoruz. Sizleri, kadına şiddetin arkasındaki büyük resmi görmeye davet ediyoruz.”