Klinik Psikolog Ali Ruhan Çelik Günah Keçisi Oluşturmanın Psikolojik Boyutunu yazdı…
GÜNAH KEÇİSİ
İnsanın psikolojik olarak güdülendiği bir durum olan günah keçisi ilan etme, hem bir savunma mekanizması olarak işlev görmekte hem de duygu düzenleme aracı olarak psikolojik dayanıklılığa katkı sağlamaktadır. Kişinin gerçeklikten çokta kopmadan yaptığı bu nedensel atıflar bir yanı ile pozitif bir nitelik taşımaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki nedensel atıflar kişinin sürekli kaygı seviyesini azaltmaktadır. Sadece bu bulgu ışığında bile olumlu etkisinden söz edilebilmektedir.
Freud erken dönemden itibaren ahlaki ve sosyal etkileşimin doğal bir gelişim süreci veya bileşimi olduğunu kabul etmemektedir. Gelişim dönemleri açısından sosyal etkileşimi merkeze koyduğu ilk durum latent dönemdir. Bu dönemde bulunan çocukların bir önceki dönemde kazandıkları edinimlerin ahlaki çatışma sonucu önlerini konulması ve bu durumun sonucunda yaşadıkları geri çekilmeyi odak almaktadır. Bu geri çekilmenin şiddetini ise ahlaki yargılanmanın düzeyinin belirlediğini varsaymaktadır. Latent dönem çocuğunun sosyal ve ahlaki kazanımlarının sonucunda oluşan sosyal kimliği cezalandırılmayı arzu edebilir veya kendisinin cezalandırılmasını haklı görülebilir. Bu durum aslında bir sosyal kabulün yansıması konumundadır. Bu dönemde kazanılan bu sosyal ve ahlaki kimlik, toplumsallaşma ve kolektif fikirlerin benimsenmesi, itaat edilmesi ve uyulması konusunda temel işlevlere sahiptir. Bir tarafı ile günah keçisi kavramı sosyal bir fikir veya yaratılan algı ile ortaya çıkmış olduğu gerçeği bu Freud yen açıklamaları “günah keçisi” olgusu açısından önemli bir noktaya taşımaktadır.
Günah keçisi olarak ilan edilen “şey” organizmanın ihtiyaç duyduğu bir olgudur. Fakat bu bilginin siyaset bilimi ve yönetişim alanında kullanımı pozitif şekilde gerçekleşmemiştir. Yaşamsal uyarımlar gereği istemsizce ortaya çıkan bu günah keçisi ilan etme eğilimi, siyasetçiler ve toplumsal algı yaratmak isteyen kişiler tarafından art niyetli şekilde kullanabilmektedir. Bu bilgi daha çok iktidar sahipleri tarafından taraftarlarını konsolide etmek amacı ile kullanılmıştır. Bu kullanım kimi zaman var olan durum abartılarak yapılmış, kimi zaman ise tam anlamıyla rakip veya düşman olduğu düşünülen kişi veya gruplar şeytanlaştırılarak toplumun tamamı için günah keçisi haline getirilmiştir.
Geçmişten günümüze yaşanan hadiseleri ele aldığımızda günah keçisi oluşturmanın sağlıklı bir sonuca varmadığı çıkarımını yapabiliriz. Günah keçisi, asıl probleme odaklanmaya engelleyen bir perde görevi görmektedir. Problemin ortadan kalktığı varsayılır ve aslında perdelenen problem ile tekrar karşı karşıya kalındığında daha güçlü bir suçlu bulma motivasyonu gelişir. Bütün bunların sonunda marjinalize edilen kişi veya kişiler en sert biçimde cezalandırılır.
Toplumsal doğrulara riayet etmek uymak ve itaat etmek toplum üyelerinin tamamına bir konfor sağladığı kesindir. Bu konfor alanının sürekliliği ise yalnızca toplumsal doğruların oluşturduğu alan ile sınırlıdır. Bu varsayım göstermektedir ki günah keçisi ilan edilmek sadece bir fikir ya da bir gruba mensup olmak ile ilgili değil, konjonktür ve toplumsal algının yönü ile doğrudan ilintilidir. Günah keçisi kavramı veya günah keçisi ilan edilme durumu ile diğer birçok değişken arasında nedensellik niteliğine sahip bir ilişki kurmak neredeyse imkansızdır. Günah keçisi ile anlamlı bir ilişki ise toplumun hâkim fikirlerine sahip kişilerin, yani statüko veya fikri iktidarlara kişilerin katılması ile negatif orantılı olduğu söylenebilir.
Peki, toplumsallaşma oluştuğu ilk andan beri bireyselleşmeye veya sosyal ayrışmanın önündeki en büyük engel midir? Bu soruyu iyi anlamak cevabı verilirken de “Günah Keçisi” kavramının kullanıldığını bilmek, toplumsallaşma ve günah keçisi hakkında kısıtlı da olsa bir bilgiye sahip olmak için yeterli olduğu düşünülmektedir.
*‘’Şeytanlaştırılan Düşman (Günah Keçisi)’’ makalemden alıntıdır.