KARANTİNA PSİKOLOJİSİ

KARANTİNA PSİKOLOJİSİ

Bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgınını önlemek için getirilen yasaklarla birlikte bireyler günlük rutinlerini gerçekleştirememekte. Aşina olan uzak, bilinenler güvensiz hale geldi. İçinde bulunduğumuz durum gereği günlük hayatta alışıla gelmiş işleri yapamıyor olmanın psikolojik olarak bazı olumsuz etkileri ortaya çıktı. Temel özgürlüklerin kısıtlanması, virüs pandemisiyle birlikte literatürlerde yer almaya başlayan ‘’anksiyete pandemisi’’nin de oluşmasını sağladı. 21. yüzyılda teknoloji ve sanayii gelişmeleriyle birlikte insanoğlu hızlı bir gelişim yaşarken, neredeyse ‘’ölümsüzlüğün yolunun bulunabileceği’’ni düşündüğümüz dönemde, bir anda kendimizi en temel öğretilerden olan el yıkama ve hijyenin her gün konuşulduğu bir kaos ortamının içerisinde bulduk. Zengin, fakir, başbakan, işsiz ayırmadan her bireyin virüse enfekte olabildiğini görmek, ölüm korkusunu bu defa hiç olmadığı kadar yakından hissettirdi. Tedbirler dolaylı olarak bireylerde panik oluşturdu. Kısıtlamaların getirdiği olumsuz duygulara bir de virüsün akıbetinin ne olacağı, ne zaman biteceği hakkında kesin bilgilerin hala olmaması kaygımızı iyiden iyiye artırdı.

Sağlıklı bir insanın bu ortamda kaygı duyması gayet normaldir. Ancak günlük hayatımızın çoğunu kaygı içerisinde geçiriyorsak değiştirmemiz gereken düşüncelerimizin olduğu anlaşılır. Evvela yapmamız gereken durumu kabul etmektir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın dediği gibi tedbirler özgürlüğümüzü kısıtladı ama insanlığımız kısıtlanmadı. Haz ve hız devrinde bazı zevklerimizi, keyiflerimizi bırakmak zorunda kaldık. Ancak zihinsel esnekliğimiz devreye sokup yeni alternatifler geliştirebiliriz. Belli ki ekonomi, teknoloji ve sağlık sistemleri küresel çapta bir değişime uğramaktadır. Dolayısıyla karantina süreci sona erdiğinde günlük rutinlerimizde farklılıkların meydana geleceği aşikar. Bu değişimi reddetmek bizi bir nevi kronik anksiyete içinde bırakabilir. Kaygı ve paniğin bağışıklık sistemimizi güçsüzleştirdiği bilinmektedir. Bu değişime uyum sağlamak yapacağımız en akıllı davranış olacaktır. Vücut direncimizin yüksek olması için akıl sağlığımızın da yerinde olması önemli bir etkendir.

Diğer yandan evde geçirdiğimiz vakit ile birlikte televizyon izleme sürelerimiz de doğal olarak artış gösterdi. Televizyon programlarında her gün koronavirüs konusu işleniyor. Konuşan bilim insanlarının karamsar tablolarla karşımıza çıkması ve ‘’bir iki yıl devam edecek’’ gibi felaket senaryolarından bahsetmesi zaten var olan kaygı ve panik duygularımızı tetikliyor. Buna karşın negatif söylem ve düşüncelerden kendimizi olabildiğince korumamız, sürece uyum sağlamamızı kolaylaştıracaktır. Konuyla ilgili bilim insanlarının da söyleyecekleri her kelimeyi özenle seçmeleri önem arz etmektedir. Ayrıca sosyal medyada korona virüs salgını ile ilgili bilgi tahribatları yapılmaktadır. Maksatlı haberleri ciddiye almamak ve paylaşmamak ruh sağlığımız için önemli olmakla birlikte bir vatandaşlık görevi olarak görülebilir. Akılcılığı ve duyarlılığı elden bırakmadan savaşçı ruhumuzla ayakta kalmamız, kaos dönemini avantajımıza çevirebilir.

Bu süreçte bazılarımız hiç olmadığı kadar evde ailesiyle birlikte zaman geçiriyor. Aslında çok güzel bir şekilde değerlendirebileceğimiz zamanı basit tartışmalarla kendimize ve ailemize zehir edebiliyoruz. Kaos ve belirsizliğin getirmiş oldu gerginliğin de katkısıyla nezaket dilini unutabiliyor, eşimizi çocuğumuzu, anne-babamızı kırabiliyoruz. Duygularımızı paylaşarak evde huzur ortamı tesis etmek mantıklı olanıdır. ‘’Hep benim istediğim olsun’’ yaklaşımı aile içi ilişkileri bozar ve aile işlevselliğini yitirir. İşlevselliği yitiren aile evde huzur ve mutluluğu bulamaz. Evde kalma zorunluluğumuzun geçici olduğunu sürekli hatırlayıp, sabır seviyemizi yukarılarda tutmamız süreci rahat geçirmemizi sağlayacaktır.

 

 

 

Yazıyı Prof. Dr. Nevzat Tarhan hocamızın geçtiğimiz günlerde bizlere hatırlattığı Yusuf Suresi’ndeki öğretilerle tamamlayalım.

1-Sıkıntı elbette bir gün bitecek.

2-Üzülen elbette bir gün mutlu olacak.

3-Kaybolan ve özlenen elbette bir gün geri dönecek.

4.Bazı rüyalar gerçek olacak.

 

KAYNAKLAR

-www.nevzattarhan.com

-www.uskudar.edu.tr

Yorumlar: 0

Mail adresiniz gösterilmeyecek. Zorunlu aranlar (*)