‘Kopya Kemaller’

MHP ZULME KARŞI ATATÜRK’ÜN İZİNDE

MHP Gölcük İlçe Başkanı Derya Çavdar basın açıklaması yaptı. Çavdar;

‘Türk Milletinin iradesi ve desteği ile kurulan Cumhur İttifakı yerel, bölgesel ve küresel anlamda yaşanan gelişmeleri doğru zamanda, doğru şekilde okuyarak milletimiz ve devletimizi ilelebet yaşatma kararlılığını ortaya koyarken tüm insanlığın da huzur, güven, refah iklimine kavuşabilmesi adına kararlı mücadelesini sürdürmektedir. Cumhur İttifakı ruhuyla gösterilen bu azim Türk dış politikasına da yansımıştır. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle beraber Türk dış politikası küresel seviyede saygın bir konuma erişmiştir.

Bu kapsamda Karabağ savaşı, milli davamız olan Kıbrıs meselesi, Suriye ve Irak politikalarımız, Ege’de milli hak ve menfaatlerimizin korunması hususunda izlenilen politikalar ,ABD,Fransa,Yunanistan,Suudi Arabistan’a karşı Libya ve Katar’a yaptığımız askeri yardımlar ,Türkiye’nin bölgesine hakim bir devlet olduğunu tekraren gösterirken, Rusya-Ukrayna savaşının beraberinde getirdiği tüm insanlığı etkileyen problemlerin çözümü noktasında ortaya konulan duruş küresel anlamda her çevreden taktir ve beğeni almıştır.

1922 yılında ,Mustafa Kemal Atatürk   İran Büyükelçisine hitaben şöyle demiştir:

“Türkiye’nin bugünkü mücadelesi kendi nam ve hesabına olsaydı, belki daha kısa vadede, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye büyük ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bu nihayete getirinceye kadar Türkiye kendisiyle beraber olan şark milletleriyle birlikte yürüyeceğinden emindir.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenlik mücadelesi o yıllarda esaret altındaki Şark milletlerinin umuduydu.

Türkiye Cumhuriyeti’nden sonra kurulan bazı İslam ülkelerinin bayrağındaki hilal ve yıldız sembolü Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilhamıydı.

Atatürk yaşadığı süre boyunca mazlum milletlerin mücadelesinin destekçisi oldu.

Mazlumların mücadelesi bir asır sonra Filistin topraklarında bir insaniyet dramı halinde devam ediyor.

İsrail 18’inci günde çoğu çocuklar ve kadınlar olmak üzere 6 bine yakın Filistinliyi katletti.

Ölümü kucaklamış haldeki Filistinliler, naaşlarının teşhis edilmesini kolaylaştırmak için vücutlarının muhtelif yerlerine isimlerini yazıyor.

Parça parça edilecekleri gerçeğini şehitlik bilinciyle göğüsleyen Filistinlilerin yüzünde korkudan eser yok.

Korku, yaşıtları gibi gülmeye ve oyun oynamaya programlanmış Filistinli çocukların titreyen bedenlerine, büyüyen göz bebeklerine sinmiş halde.

Aynı dakikalarda cinayet karargâhı sahte bir matem havasıyla taziye kabulleri yapıyor.

ABD, Almanya, İngiltere’nin devlet başkanları ölenin değil öldürenin ellerini kavrayarak, Netenyahu’yu kucaklama yarışına girerek bir kez daha Şark’ın bir asırlık acılarının Batı’nın teknesinde yoğrulduğunu gösteriyor.

Mekke Şerifi Hüseyin ve oğullarıyla işbirliği yaparak Türk’ü aradan çıkaran Batılılar bir asırda Doğu’nun tüm zenginliğini yuttular.

Giderken de gerilerinde bekçi köpeğini bıraktılar.

İngilizlerin Filistin sömürgesinden çıkışıyla İsrail’in kuruluşu aynı yıl gerçekleşti.

Politikacı nezaketiyle konuşmasını bilmeyen eski ABD Başkanı Trump, ülkesinin Suriye’deki askeri varlığını “Petrolleri koruyoruz” şeklinde açıklamıştı.

Gerçeğin böylesine patavatsızca dile getirilmesi 3 milyon Iraklı öldürmeyi “Irak’ta kimyasal silah var” yalanına sığdıran ABD için imaj zedeleyiciydi.

ABD Başkanı Joe Biden İsrail’in Filistinlilere yaptığı soykırımı “Bebeklerin kafasını kestiler” şeklinde meşrulaştırırken klişe Amerikan tavrına dönüş yaptı.

“Bağımsız ve liberal” ABD medyası yapay zekâ tarafından oluşturulmuş bir fotoğrafı kendi halkına “Hamas’ın kafasını kestiği İsrailli bebekler” olarak gösterdi.

İngiltere’deki The Times Gazetesi ”İsrailli ağır yaralanan bebekler” diye Filistinli çocukların resimlerini kullandı.

İngiliz BBC, Hamas militanlarının Filistin’deki hastanelerde saklandığını söyleyerek hedef gösterdi, İsrail uçakları içerisinde çocukların koşturduğu Baptist hastanesini bombaladı.

Katilin kendisi de destekçisi de askeri varlığından kara propaganda çalışmasına kadar tüm olanaklarını Filistinli sivillerin feryadını bastırmak için seferber etmiş durumda.

Mazlumun Allah’tan başka sığınacak bir limanı yok.

Dolayısıyla Liderimiz Devlet Bahçeli’nin “Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır” açıklaması yalnızca Filistinlilerle ortak bir dine mensup olmanın vecibesi değil.

Yalnızca bu insanlık ayıbına ortak olmama şuuru da değil.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İran Büyükelçisine söylediği gibi “bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasını” üstlenmek demek.

Gazze’de  insanlık dramı devam ederken , CHP’deki parti içi hesaplaşma kaldığı yerden devam ediyor.

Kimileri Bay Kemal destekçisi delegenin bazılarının kurultayda Özgür Özel’e oy verebileceğini ifade ediyor.

Kimileri de aday olması için Bay Kemal’e imza veren milletvekillerinin bir kısmının kurultayda Özgür Özel’e destek vereceğini iddia ediyor.

Yaklaşan CHP kongresi öncesi varsayımlar dillendiriliyor, olasılıklar havada uçuşuyor.

Değişimcilerin Bay Kemal’i koltuğundan edecek kadar yol aldığını ileri süren de var, Bay Kemal’in parti içi kavgada ipi çoktan göğüslediğini söyleyen de var.

CHP’de değişim totosunu oynayanlar ellerindeki abaküsün boncuklarını bir sağa bir sola çekerek hesap yapıyor ama CHP’de neyin değişeceği konusunda ser verip sır vermiyorlar.Gerçi nasıl versinler ki?

Değişimcilerin arasında Sorosçu Kavala’nın ve terörist Demirtaş’ın neden içerde olduğunu sorup durmanın hata olduğunu dillendiren mi var?

PKK, FETÖ ve bunların siyasi uzantılarıyla iş tutmanın, onlara tavizler vermenin yanlış olduğunu ifade eden mi var?

Milli konularda Türk devletinin yanında duracaklarını, Türk milletinin örfüne, geleneğine, inancına saygı duyacaklarını gösteren mi var?

Buyurun size son örnek… 

Geçtiğimiz günlerde terörü kaynağında kurutmak amacıyla yapılacak sınır ötesi operasyonlar için düzenlenen tezkere meclisin onayına sunularak oylandı.

Değişimci olduğu söylenen milletvekilleri, Türkiye’nin terörle mücadelesine “evet” diyerek CHP’de her şeyin değişeceğini gösterecek önlerine kadar gelen altın fırsatı neden tepti?

CHP içinde terör örgütleriyle aynı safa hizalanmayı bir kenara bırakıp özellikle milli konularda Türkiye’nin faydasını gözeten hadiselere milli refleksler gösterileceğine dair duruşu vadeden bir değişimci var olsaydı, o zaman CHP’de değişime dair bir umut olurdu.

Maalesef ki yok…

Elde ne var peki?

Bir yanda Bay Kemal var.

Diğer yanda üslubu, tarzı ve tavrıyla CHP’de hiçbir şeyin değişmeyeceğini gösteren Kopya Kemaller var.

Aynı kafaların birbiriyle yarışı kime ne kazandırır, ülkeye ne fayda sağlar tartışılır ama o ondan, bu bundan yana denilerek yapılan abaküs hesabının değişim adı altında pazarlanmasının Türk siyasi tarihinde bir ilk olduğu tartışılmaz.’

 

Yorumlar: 0

Mail adresiniz gösterilmeyecek. Zorunlu aranlar (*)

85 − = 77