Fatih Haldız’dan 2021 değerlendirmesi
Haldız Grup Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Haldız 2021 yılının pandemi etkisiyle ülkemizde olduğu gibi dünyada da derin izler bırakan bir yıl olarak kayıtlara geçeceği kuşkusuz. Pandemi sürecinde aşının bulunması ile toparlanma sürecine gireceğimizi düşündüğümüz sırada özellikle iklim değişikliği nedeni ile ortaya çıkan sel ve yangın gibi doğal afetlerle birlikte ekonomik daralma neticesinde gelişmiş ülke ekonomilerinde dahi baş gösteren enflasyon, işsizlik ve hammadde fiyatlarındaki artış gündemin başlıca konularıydı.
Yapılan araştırmalarda pandemi nedeniyle ekonomik geri dönüşün, aşılama faaliyetlerine hız veren ülkelerde daha hızlı olduğunu, bununla birlikte ertelenmiş talep ve artan ihtiyaçların ekonomileri ivmelendirirken, üretim ve ulaştırmanın aynı hıza yetişemediği gözlemlenmiştir. Ekonomik toparlanma göstergelerine rağmen emtia fiyatlarında son bir yılda yüksek seviyede artışlar yaşanmaya devam etmiştir. Özellikle petrol ve gıda fiyatlarında yaşanan artış ile enflasyon baskısı daha da arttı.
Tüm bu baskıların sonucunda inşaat sektöründe de maliyetlerin son derece hızlı arttığı görülmüştür. 2021 yılı sonlarında inşaat maliyetlerinde yaşanan artış oranlarının yatırımcılar ve yükleniciler tarafından öngörülebilir seviyenin çok üzerinde olduğu görülmektedir. Özellikle inşaat maliyetine direk etki eden dövize bağlı hammaddeler ile üretim yapan ve kur baskısını yoğun bir şekilde hisseden sektör temsilcilerimiz, maliyetlerde öngörülebilir bir döneme girene kadar projelerini askıya almak veya yavaşlatmak zorunda kaldı.
Kamuya iş yapan müteahhitler için ise konu taşınabilir ya da kontrol edilebilir boyutun dışına çıktı. Maliyetlerde yaşanan artışlar sözleşmelerde bulunan fiyat farkı hesaplamalarının çok çok üzerindedir. Daha önceden öngörülmesi mümkün olmayan bu maliyet artışları kamu müteahhitlerine yüklenmeye devam ederse şantiyelerin birçoğu durma noktasına gelecektir. Devletimizden beklentimiz, ilave bir fiyat farkı kararnamesi ile mağduriyetlerin giderilmesi ve buna rağmen işe devam edebilecek durumu olmayan firmalar için şartsız tasfiye veya devir hakkının tanınmasıdır. Ülke ekonomisini besleyen can damarlarından biri olan inşaat sektöründe yaşanacak sıkıntının zincirleme olarak diğer tüm alt sektörleri de etkilemesi kaçınılmaz bir durum olacaktır.
Konut üretiminde yaşanan maliyet artışları konut fiyatlarındaki artışı da beraberinde getirdi. Bu durumda yeni üretilen konutlarda satış kaygısı yaşanmaması için konut kredisi faiz oranlarının psikolojik eşik olan %1’in altına inmesi hepimizin beklentisi. Yüksek faiz tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de pranga olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçtiğimiz dönemlerde piyasada yatırımın teşvik edilmesi maksadıyla kamu bankaları aracılığı ile faiz kampanyaları yapılmış olması alıcı ve satıcı açısından memnuniyetle karşılanmıştır. 2021 yılı son çeyreğinde döviz baskısıyla sekte vurulmaya çalışılan ülke ekonomimizin, atılan adımlar ile normal seviyelere doğru geldiğini hep beraber görmekteyiz. Aynı normalleşmenin inşaat sektöründe de yaşanabilmesi için ilgili düzenlemelerin hızlıca hayata geçmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bununla birlikte ülkemizin gerçeği olan kentsel dönüşüm, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öncülüğünde, yatırımcı ve arsa maliki açısından faydalı olabilecek şekilde kanuni altyapılar ile desteklenmeli ve bu şekilde depreme dayanıklı, sağlıklı şehirlere geçiş hızlandırılmalıdır.
2022 yılının coronavirüs pandemisinin etkinliğini yitirdiği, tüm enerjimizi cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olan 2023 hedeflerine ulaşmak için harcayacağımız, daha çok çalışıp daha çok üreteceğimiz bir yıl olmasını temenni ediyorum.
FATİH HALDIZ
Haldız Grup Yönetim Kurulu Üyesi