Değirmendere’nin unutulan gelenek ve görenekleri gün yüzüne çıkıyor
Değirmendere’de 1962 – 1973 tarihleri arasında Belediye Başkanlığı yapan Rahmetli Saniye Altuncu’nun, 1938’de dünyaya gelen, 81 yaşındaki kızı Ayla Altuğ Altuncu, Değirmendere Yalı Evleri’nde bulunan Ahşap Evi’nde 28 Ağustos’ta açacağı sergisinin hazırlıklarına başladı. Altuğ, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ile bir araya gelerek sergi hakkında bilgi verdi.
Değirmendere’de 1962 – 1973 tarihleri arasında Belediye Başkanlığı yapan Rahmetli Saniye Altuncu’nun, 1938’de dünyaya gelen, 81 yaşındaki kızı Ayla Altuğ Altuncu, Değirmendere Yalı Evleri’nde bulunan Ahşap Evi’nde 28 Ağustos’ta açacağı sergisinin hazırlıklarına başladı. Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ile serginin yapılacağı Yalı Evlerinde bir araya gelen Altuğ, sergi hakkında bilgi verdi ve geçmiş üzerine sıcak bir sohbet gerçekleştirdi.
SERGİDE NELER VAR?
Altuğ, Değirmendere’nin unutulan gelenek ve göreneklerini konu alarak genç nesillere bu kültürleri aktarma görevini sürdürecek. Sergide Değirmendere kültüründe derin yer tutan Hacı Odası, Gelin Bakma – Çeyiz Görme Odası yer alacak. Cumhuriyetin ilk yıllarına ait olan kıyafetler, el emeği ürünler ve fotoğraflar gün yüzüne bu sergide gün yüzüne çıkacak. Sergide yer alacak olan, unutulan geleneklerimizi ve göreneklerimizi hatırlatan el emeği göz nuru ürünler ve fotoğraflar, Ayla Altuğ’un annesi Saniye Altuncu’nun annesi Ayşe Güler’in anneannesi, Fatma hanıma ait. Sergilenen eserler, Fatma hanımın annesi İnci hanım tarafından yapılmış olup en az 120 yıllık bir tarihe sahip.
ALTUĞ “HACI ODASINI” ANLATTI
Öncelikle Hacı Odası ile ilgili bilgi veren Altuğ, “Hacı gelirken haber veriliyor. Hac ziyareti İstanbul’daki Ayrılık Çeşmesi’nden başlıyor, yine orada bitiyor. Orada toplanıp kervanlarla yola çıkıyorlar. Hac görevlerini yapıp dönerken Adapazarı yakınlarında atlı ulaklar karşılıyor ve Değirmendere’ye gelip haber veriyor. Onlar İstanbul’a Ayrılık Çeşmesi’nde Hac ziyareti tamamlanıncaya kadar Değirmendere’deki evinde hazırlık yapılıyor. Hacıya güzel bir süslü oda hazırlanıyor. Hacı zorlu yolculuk sonrasında dinlensin diye sünnet yatağına benzer süslü bir yatak yapıyorlar. Misafirlerini kabul ediyorlar. Bu odayı tekrar kurmak ve gelecek kuşaklara aktarmak adına benim elimde yeterli malzeme var. Deve tüyünden yapılmış, kanaviçe işli örtüler var. Suudi Arabistan’dan aldığım aksesuarlar var. Ailemden kalan bir şeyler var. O dönemlere ait fotoğraflar var. Hacı odasını bu ürünlerle canlandıracağız” dedi.
YUNANLILAR YAKIP YIKINCA ÇEYİZİ BAĞA SAKLAMIŞ
Bu sergide işleyeceğimiz ve odasını kuracağımız ikinci konu ise Gelin Bakma, Çeyiz Görme odası diyen Altuğ şu bilgileri verdi: “Beyaz gelinlik giyme olayı Cumhuriyetten sonra çünkü daha evvel bindallılar giyiliyormuş. Değirmendere’de işgal döneminde Yunanlılar tarafından yakılıp, yıkılınca geçmişten hiçbir şey kalmamış. Benim anneannem çocuklarıyla çeyizini alıp bağa götürmüş ve günümüze bu şekilde çeyizi kalabildi. Bu çeyizi geçen sene sergiledim. O süreçte her şey yanınca gelinler beyaz gelinlik giymeye başlamış. Çeyizler öyle altın simli olmamış, makine nakışı kullanılmış ama becerikli hanımlar çok güzel el nakışı yapmışlar. Benim bu yılki sergide sergileyeceğim annemin ve benim çeyizim. Kültürümüzü yansıtan güzel şeyler. Bu sergide de Değirmendere’nin eski fotoğraflarını kullanacağım. Yunanlılar tarafından Değirmendere’nin yakıldığı fotoğrafı inşallah bulup sergilemek niyetindeyim. 1.Dünya Savaşı’nda Değirmendere’de milis olan babamın dayısının fotoğrafı var. Annemin amcası da yine milis olarak savaşta çarpışmış. Hatta Bandırma’da camide insanlarımızı doldurup yakacakları zaman o milis grubu kurtarmış. Caminin üzerinde de Ömer Güler diye yazıyor. Ömer amcamın da göğsü madalyalı bir fotoğrafı var. Onu da sergileyeceğim” dedi.
“DEĞİRMENDERE AŞIĞI BİR İNSANIM”
Kendi de tanıtan Ayla Altuğ, “1 Ağustos 1938 yılında Değirmendere’de Dünya’ya gelmişim. Babamın işi dolayısıyla Antalya’ya gittik. Okul çağıma geldiğim zaman babam Antalya’dan, Bahçeçik’e tayin olmuş. İlkokula Bahçeçik’te başladım. 1.,2.,3. Sınıfları orada okudum. 4.ve 5.sınıfları ise Değirmendere İlkokulu’ndan mezun oldum. Ortaokulu ise İzmit’te okudum. Lise 1’de İzmit’te okuduktan sonra gidip gelmek zor oluyor diye İstanbul Kandil’i Kız Lisesi’ne verdiler. Liseyi tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde Jeoloji Mühendisliğini bitirdim. Üniversite hayatım tamamlandıktan sonra Ankara’da işe başladım ve orada da kaldım. Ankara’yı çok sevmeme rağmen Değirmendere’de doğdum, büyüdüm. Değirmendere aşığı bir insanım. Annemin de belediye başkanı olması dolayısıyla Değirmendere bir bağlılığımız var. Aslında bizim mahallemizden, komşularımızdan çıkan birçok belediye başkanı var. Annem Saniye Altuncu, Ahmet Erkal, Mustafa Kuzu, Faruk Demirer ve şimdi de Gölcük Belediye Başkanı olarak Ali Yıldırım Sezer. Bu dip notu düştükten sonra konumuza dönecek olursak ben Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü görevlisi olarak çalıştım. Eşimle beraber Oyma Pınar Barajı’nın inşaatında 5 yıl çalıştık. Emekli olduktan sonra da GAMA ve Doğuş firmalarında çalıştım. En son işimde Kıbrıs Su Temin Projesiydi. Emekli olduktan sonra Kışları Ankara’da, Temmuz, Ağustos’ta ayrını da Değirmendere’de geçiriyorum” şeklinde konuştu.