64 yıldır saatleri onarıyor
64 yıldır saatleri onarıyor
Gölcük’de, saat tamircisi babasının yanında 10 yaşında çırak olarak işe başlayan Mikail Toraman (74), 64 yıldır mesleğini sürdürüyor. Mikail Toraman mesleğine aşık olduğunu belirterek, “Beni ayakta tutan, 6 ameliyat geçirdiğim halde beni dinç tutan şey benim meslek aşkım” dedi.
Gölcük merkezde yaklaşık 10 metrekarelik duvarları saatlerle kaplı bir dükkan da mekanik saat tamiri yapan Mikail Toraman, 64 yıldır mesleğini sürdürüyor. Mesleğin babadan oğla geçtiğini ifade eden Mikail Toraman, saat tamirciliğini aşkla yaptığını söyledi. Soylarında saat tamirciliği olduğunu belirten Mikail Toraman, “Babam ve amcam, dedem olmak üzere soydan gelen bir saatçiyim. Dedemin zamanında saray saatçisi olduğunu biliyorum, fakat dedemi görmedim hiç. Babam ve amcamdan mesleği öğrendim. Mesleğime aşığım. Okuldan gelir gelmez çantamı bırakırdım, saat sökmeye başlardım babamın dükkanın da ve o zamandan sonra bu bende bir aşk oldu. Yıllarca Avrupa’da da kaldım, gezdim ama her yerde saat tamirciliğini ön plana çıkardım. Ben saatçi değil, saat tamircisiyim. Ben sadece mekanik saat tamir ediyorum demiri hareket ettirmekten zevk alıyorum” dedi.
‘ARTIK USTA YETİŞMİYOR’
Gençlerin saat tamirine merakları olmadığını ifade eden Mikail Toraman, “Son zamanlarda gençler arasında artık usta yetişmez oldu. Çünkü bu iş aşk işi. Şimdiki gençler geliyor amca ne kadar para vereceksin ya da ne kadar sürede öğrenebilirim diye sorular soruyorlar. Bu işi en kısa sürede öğrenmek isteyen 3 ile 5 yılı göze almalı o da aşk ile severek yapacaksa 3-5 yılda öğrenir. Küçük bir dükkanım var ve her yerde saat tıkırtısı var. Buraya gelenler saat tıkırtılarından rahatsız olup olmadığımı soruyor, bende onlara insanın evlatlarının sesi insanı rahatsız eder mi? diye cevap veriyorum. Bir bülbülün sesi kafeste bile olsa sahibini rahatsız eder mi? Hatta ben bazen buradaki arkadaşlarıma ‘Eğer bu saatler bir gün çalışmazsa anlayın ki Mikail Usta çoktan ölmüş’ diyorum” diye konuştu.
‘ÇİN SAATLERİ MEKANİK SAATLERİ ÖLDÜRDÜ’
Mikail Toraman, Çin saatlerinin piyasayı çok etkilediğini belirterek, şöyle konuştu: “Çin saatlerinin piyasaya girmesi mekanik saatleri öldürdü. Çünkü müşteriye yönelik bir tasarım yok. Üreticiyi korumaya yönelik ürünler yapılıyor, tüketiciyi koruma amacı yok Çin saatlerinde. Yedek parça üretimiyse maalesef Türkiye’ye dışarıdan geliyor. Avrupa’dan gelen yedek parçalar da çok pahalı oluyor. Biz artık bu mesleği son çırpınışlarımızla ayakta tutmaya çalışıyoruz.”
‘BÜTÜN SAATLERİN TIKIRTILARI BİRBİRİNDEN AYRIDIR’
Toraman dijital saatlerle ilgili şöyle konuştu: “Dijital saatler için ben saat demiyorum. Onlar zaman bildirgeci bence. Çünkü saatle ilgili hiçbir özelliği yok. Bir bilgisayarın çipe yerleştirilmesinden ibaret bir şey bu konu bizi aşıyor. Dijital saat tamir etmiyoruz, biz de yalnızca mekanik saat tamiri var. Beni ayakta tutan, 6 ameliyat geçirdiğim halde beni dinç tutan şey benim meslek aşkım. Şu tezgahın tozunu yemediğim gün huzurlu değilim. Burada istediğim hayali, istediğim düşü kuruyorum saati çalıştırırken bile Osmanlı’ya giderim, Selçuklu’ya giderim benim hep o büyüklerimizin yaptıklarında. Hatta bu saat tamirciliğinin sonunda ya delilik olur ya da tasavvufi bir Mevlevilik olur. İkisinden biri tercihtir o tercih de yapan kişiye bağlıdır ama duygusaldır saatçiler, saatçinin teline dokunmaya gelmez çünkü şairdirler. Bir keman sesine oturup saatlerce ağlayabilir, bir oryantalizm duyduğunda da bu sefer başka bir gençlik aşkı başlar. Saatçilik böyle bir şey anlatılmaz sadece yaşanır. Bütün saatlerin tıkırtıları birbirinden ayrıdır, lehçeler gibi. Yeryüzünde insanların gırtlak yapısı nasıl değişikse her saatin sesi de değişiktir” dedi. HABER: Soner GÜLEZER-Nazlı ER